(a) çıkar(t)mak.
to take out a handkerchief. take out a tooth: diş çekmek.
I'll take it out of him: Ben ona gösteririm!
This work takes it out of one: Bu iş pek yorucudur. (b) başvurarak elde etmek.
to take out an insurance policy. (c) davet etmek, dışarı (yemeğe/dansa vb.) götürmek, eşlik etmek.
He took out my sister. (d) yola çıkmak/ koyulmak, hareket etmek.
They took out for the nearest beach.
takeout ile ayni anlama gelir. eve götürülecek (lokanta yemeği vb.).
takeout coffe. a takeout barbecue shop.
hizmet dışı bırakmak
Fiil
(a) kışkırtmak, tahrik etmek, kızdırmak.
He got a rise out of John by making a joke about his sister. (b) (beklenen cevabı) hatırlatmak, ipucu vermek.
bir davayı zamanaşımının dışına çıkarmak
Fiil
(US) kendisine en iyisini ayırmak
Fiil
birisinden örnek/ibret almak, (birisini) kendine örnek edinmek, birisinin yolundan gitmek.
You should take a leaf out of his book.
gemiyi havuzdan çıkarmak
Fiil
gelirinden bir meblağ çıkarmak
Fiil
bir kütüphaneden kitap dışarı çıkarmak
Fiil
zarar ve ziyanı bir şeyden çıkarmak
Fiil
(malı) para yerine kabul etmek.
(a) yıpratmak, takatsiz/güçsüz bırakmak.
Every year the winter takes out of him. (b) (ücretten
vb.) kesmek, düşmek.
They took it out of his pay.
çatmak, öfkesini/hırsını birisinden çıkarmak.
öfkesini karısından çıkarmak
Fiil
bir fondan para almak
Fiil
sürücü ehliyeti almak
Fiil
bir araba için ruhsat çıkarmak
Fiil
bir araba için ruhsat çıkarmak
Fiil
hayat sigortası yaptırmak
Fiil
bir hayat sigortası yaptırmak
Fiil
bir buluşa patent almak
Fiil
bir şeyin patentini almak
Fiil
yeni bir buluşu korumak için patent almak
Fiil
kendini sigortalatmak
Fiil
reassürans yaptırmak
Fiil
gazeteye abone olmak
Fiil
birine karşı mahkeme davetiyesi çıkartmak
Fiil
biri için tutuklama emri çıkartmak
Fiil
birini mahkemeye celbetmek
Fiil
(Br) 60 yaşından sonra başlayan yaşlılık sigortası yaptırmak
Fiil
bir sigorta yaptırmak
Fiil
sigorta poliçesi düzenlemek
Fiil
bir muhasebe kalemini silmek
Fiil
sonuçların ortalamasını bulmak
Fiil
(US) vatandaşlığa kabul edilmek
gümrük antrepolarından çıkarmak
Fiil
rehini serbest bırakmak
Fiil
rehni serbest bırakmak
Fiil
hemşerilik hakkını elinden almak
Fiil
birini gezmeye götürmek
Fiil
birini kendi alanı dışına çıkarmak
Fiil
birini yolundan çekmek
Fiil
birini aşağı durumdan kurtarmak
Fiil
birini akşam yemeğine götürmek
Fiil
bir şeyi rehinden çıkarmak
Fiil
birinin ağzından lokmasını almak
Fiil
(birinin) ekmeğini elinden almak, geçimine/nasibine engel olmak.
malları müflisin emrinden ve tasarrufundan almak
Fiil
birinin cesaretini kırmak
Fiil
birisiyle alay etmek, alaya almak.
birinin cesaretini kırmak
Fiil
...'in boşluğunu almak
Fiil
bozum etmek, küçük düşürmek, yelkenlerini suya indirtmek, gururunu kırmak.
öfkesini yatıştırmak, yelkenleri suya indirmek.
yelkenlerini suya indirmek
Fiil
birinin hızını kesmek
Fiil
sözü (birisinin) ağzından kapmak, konuşmasına fırsat vermemek.
(karşısındakinin) ağzından sözü kapmak; leb demeden leblebiyi anlamak.
You have taken the words out of my mouth: Ben de tam bunu söyleyecektim.
(US) dinlenmek için zaman istemek
Fiil
dışarı (yemeğe/eğlenceye vb.) götürme.
eve götürülecek yiyecek vb..
(briç) ortaktan farklı pey sürme.
take-out ile ayni anlama gelir. eve götürülecek (lokanta yemeği vb.).
takeout coffe. a takeout barbecue shop.
dinlenmek için zaman istemek
Fiil